Zina Davasında Şok Bozma! Yargıtay: Kadın Ağır Kusurlu, Tazminat Erkeğe Verilmeli
Erkek eşin zinaya dayalı, kadın eşin ise küçük düşürücü bir suç veya haysiyetsiz bir hayat sürmeye dayalı olarak açtığı boşanma davasında, ilk derece mahkemesi her iki tarafı eşit kusurlu buldu.
Ancak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kadının ağır kusurlu olduğuna hükmederek, erkeğe tazminat verilmemesi kararını bozdu. Yüksek Mahkeme, kadının kusurunun erkeğin kusuruna göre daha ağır olduğuna; erkeğin ise en azından maddi destekten mahrum kalması nedeniyle hakkaniyet gereği maddi ve manevi tazminat verilmesi gerektiğine karar verdi.
Karşı Oy Yazısı Gündeme Oturdu
Kararın en dikkat çekici kısmı, karşı oy yazısında yer aldı. Karşı oy kullanan üye şu ifadelerle çoğunluğa katılmadı:
“Hangi sebep ve saikle olursa olsun erkeğin kasten insan öldürme eyleminin, kadının zina eylemine nazaran hafif kusur olarak kabul edilmesi, hukuk ve hakkaniyet ilkelerine uygun değildir.”
Bu cümle, “Erkeğin adam öldürmesi zina kadar kusurlu değil mi?” sorusunu gündeme taşıdı.
Karar Numarası: 2025/6704
Çocuğun Yüksek Menfaati Her Zaman Gözetilmelidir.
İzmir’de yaşanan boşanma davasında, küçük çocuğun velayetinin anneye verilmesi kararına Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nden flaş bozma! Baba, çocuğun üvey baba tarafından cinsel istismara uğradığını iddia etti. Yargıtay, "önleyici tedbir ve çocuğun beyanları dikkate alınarak" yeniden değerlendirme yapılmasına karar verdi. 2013 doğumlu çocuk, sosyal inceleme raporunda annesinin yanında mutlu olduğunu belirtirken , baba ile görüşmek istemediğini ifade etti. İlk derece mahkemesi, bu rapora dayanarak velayeti anneye verdi. Ancak işler beklenmedik şekilde değişti.
Davayı temyize götüren baba, çocuğun annesinin eşi (üvey baba) tarafından cinsel istismara uğradığını ve bu nedenle geçici velayet kararıyla çocuğun yanına alındığını ileri sürdü. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi , çarpıcı iddiaların ardından çocukla ilgili tüm hazırlık ve varsa kovuşturma evraklarının incelenmesini, ayrıca psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanından oluşan 3 kişilik yeni bir heyetin rapor hazırlamasını istedi. “Velayet kamu düzenine ilişkindir” diyen Yargıtay, çocuğun üstün yararının her koşulda gözetilmesi gerektiğini vurguladı. Mahkeme, davanın görüldüğü sırada bile meydana gelen gelişmeleri değerlendirmemekle eksik inceleme yapmış sayıldı. Karar Numarası: 2025/4409
Yargıtay: Tazminat Belirlenirken Beklenen Menfaat Göze Alınmalıdır
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2025 yılı içerisinde verdiği son kararında boşanma davasında kadına verilen tazminat, yetersiz bulundu. Ekonomik durum, kusur oranı ve “beklenen menfaat” değerlendirmesiyle daha yüksek bir miktarın takdir edilmesi gerektiğine hükmedildi.
Ankara’da görülen bir boşanma davasında, mahkeme kadının maddi tazminat talebini kabul etti ancak düşük bir tutar belirledi. Dosya Yargıtay’a taşındı. Yüksek Mahkeme, kararın hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu vurguladı:
“Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur oranı, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddi tazminat yetersizdir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kadının gelecekteki beklentilerinin ve evliliğin sona ermesiyle yitirilen maddi olanaklarında değerlendirilerek daha yüksek tazminat verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
“Sadece Mevcut Değil, Beklenen Menfaat de Önemli”
Yargıtay kararında en dikkat çekici nokta ise, “beklenen menfaat” kavramının öne çıkarılması oldu. Bu kavram, evliliğin devamı hâlinde kadının elde edebileceği mali imkanları kapsıyor. Karar, boşanmalarda sadece bugünkü kayıpların değil, kadının gelecekteki potansiyel hayat standardının da dikkate alınması gerektiğini ortaya koydu. (Karar Numarası: 2025/1307)

Bekarlık Soyadının Kullanılmasında Aile Mahkemesi Yetkilidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2025 yılında verdiği kararıyla mahkeme görevi yanlış belirlenmesini bozma nedeni yapmıştır. (Karar Numarası: 2025/695)
İstanbul Beykoz’da yaşayan bir kadın, evlilik sonrası yalnızca kendi soyadını kullanmak istedi. Gerekçesi ise, eşinin soyadının “telaffuzunun zor olmasıydı. Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu gerekçeyi haklı buldu ve kadının sadece kızlık soyadını kullanmasına izin verdi.
Karar kesinleşti. Ancak Adalet Bakanlığı devreye girdi. Yapılan incelemede davanın Aile Mahkemesi yerine Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesinin usule aykırı olduğu belirlendi.
Yargıtay, “Aile hukukundan kaynaklanan bu tür davalara yalnızca Aile Mahkemeleri bakabilir” dedi ve kanun yararına bozma kararı verdi.
Bu dosyada dikkat çeken şey, davanın esası değil, görevli mahkemenin yanlış belirlenmesidir. Kadın sadece kendi soyadını kullanmak gibi temel bir kimlik hakkını talep edebilmektedir. Bu hak, Anayasa ve AİHM kararlarıyla da güvence altındadır.
Yorum Yaz