Boşanmak İstiyorum Ama Cesaret Edemiyorum: Kadınların En Sessiz Savaşı
Giriş: Dile Getirilmeyen Gerçekler
Boşanma, bir evliliğin resmî olarak sona ermesi anlamına gelir. Ancak çoğu kadın için boşanma, sadece bir mahkeme kararı değil; korkularla, belirsizliklerle ve içsel çatışmalarla dolu bir psikolojik yolculuktur. Dışarıdan bakıldığında güçlü, sabırlı ve her şeye katlanan bir eş gibi görünen birçok kadın, geceleri içinden şu cümleyi tekrar eder:
“Boşanmak istiyorum ama cesaret edemiyorum…”
Bu makalede, bu sessiz iç savaşın nedenlerini, hukuki yönlerini ve çözüm yollarını ele alacağız. Eğer siz de aynı duygular içindeyseniz, yalnız olmadığınızı ve çaresiz olmadığınızı bilmelisiniz.
1. “Çocuklar İçin Katlanıyorum” Diyen Kadınlar
Boşanmayı düşünürken en sık karşılaşılan engel çocuklardır. Kadınlar, çocuklarının psikolojik olarak zarar görmemesi adına kendi hayatlarından vazgeçerler.
“Kötü bir evde büyümeleri mi, yoksa babasız büyümeleri mi daha kötü, bilmiyorum…”
Hukuki Gerçek:
Mahkemeler, boşanma durumunda çocukların üstün yararını gözetir. Eğer evlilik ortamı çocuk için zarar verici bir hâl almışsa (şiddet, huzursuzluk, ilgisizlik), boşanma ve sağlıklı bir velayet düzeni çocuğun gelişimi açısından daha sağlıklı bir seçenek olabilir. Annenin velayet alması için güçlü deliller ve istikrarlı bir bakım düzeni yeterlidir. Önemli olan evli kalmak değil, sağlıklı bir evlilik sürdürebilmektir. Unutulmamalıdır ki çocuklar, toplumun geleceğidir. Sağlıksız bir ev ortamında, yalnızca evli kalmış olmak adına büyütülen çocuklar; ileride öfke sorunları yaşayan, akranlarıyla uyumsuz, içine kapanık bireyler haline gelebilir. Bugün okulda sorun çıkaran, sosyal ilişkilerde zorlanan birçok çocuğun temelinde ailevi çatışmalar yatmaktadır. Bu nedenle boşanma bazen kaçınılmaz bir çözüm olabilir. Ancak ondan önce her iki eşin de üzerine düşeni yapması gerekir. Kadın da erkek de, sırf “evli kalmış olmak” adına sorunları görmezden gelir, susar ve bastırırsa, bunun bedelini genellikle çocuklar öder. Öncelikle sorunların açıkça konuşulması, karşılıklı bir çözüm iradesi gösterilmesi gerekir. Bu sağlanamıyorsa, boşanmak artık kaçınılması değil, düşünülmesi gereken bir seçenek haline gelebilir.
2. Ekonomik Güçsüzlük Cesareti Engelliyor
Kadınların büyük bir kısmı ev içi emek verirken ekonomik anlamda bağımsızlık kazanamaz. Bu da boşanma kararı almayı çok daha zorlaştırır.
“Çocukları da alıp gideyim diyorum, ama sonra cebime bakıyorum... Gidecek hiçbir yerim yok.”
Hukuki Gerçek:
Türk Medeni Kanunu ve 6284 sayılı yasa, boşanma sürecindeki ekonomik mağduriyeti engellemek için kadınlara tedbir nafakası, geçici barınma, eşten uzaklaştırma kararı, geçici velayet, maddi destek gibi koruma sağlar. Ayrıca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, boşanmış kadınlara yönelik sosyal yardımlar sunar. Kadınların “hiçbir gelir yoksa hiçbir hak da yok” zannı, tamamen yanlıştır.
3. “Ailem, Çevrem Ne Der?”
Toplum baskısı, boşanma kararını baskılayan en güçlü unsurlardan biridir. Kadınlar sadece eşine karşı değil; annesine, babasına, kayınvalidesine, komşulara da "evliliğini sürdürebilme becerisi" kanıtlamak zorunda hisseder.
“Boşanırsam ‘başaramadı’ diyecekler. Hele hele çocukluyken boşanmak… Kimseye anlatamam.”
Hukuki Gerçek:
Hukuki sistemde boşanma bir hak ve kişisel özgürlüktür. Toplumsal etiketleme ya da dışlanma korkusu, hak arama yolunu engellememelidir. Aksi hâlde bu korkular, kadını hem fiziksel hem psikolojik olarak tüketir. Bu durum ileride telafi edilemez sonuçlar doğurabilir.
4. Psikolojik Şiddet Görüyor Ama Adını Koyamıyor
Kadınların çoğu, fiziksel şiddet yaşamadığı sürece yaşadıklarının boşanma sebebi olamayacağını sanır. Oysa aşağılama, baskı, değersiz hissettirme gibi eylemler de bir şiddet türüdür.
“Ne tokat attı ne küfretti ama beni hiç insan yerine koymadı…”
Hukuki Gerçek:
Yargıtay içtihatlarında psikolojik şiddet, evlilik birliğini temelinden sarsan bir sebep olarak kabul edilir. Sürekli azarlamak, değersizleştirmek, ilgisizlik göstermek ya da baskıcı davranmak da boşanma gerekçesi olabilir. Tanık, mesaj ya da yazılı delillerle bu davranışlar ispat edilebilir.
5. Evin Tapusu, Arabalar, Hesaplar Hep Onun Üzerine
Kadınlar, yıllarca eşleriyle birlikte bir hayat kurar ama her şeyin tapusu, hesabı, yönetimi erkek üzerinde olur. Boşanmayı düşündüklerinde ise “benim hiçbir şeyim yok” duygusu ile karşı karşıya kalırlar.
“Onun adına olan bir ev, arabalar ve şirket… Ben sadece ‘eş’ olarak kalmışım.”
Hukuki Gerçek:
2002 sonrası evliliklerde geçerli olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” gereğince, evlilik süresince alınan tüm mal varlıkları eşit paya sahiptir. Yani erkek adına kayıtlı bile olsa, kadın bu mallarda katılma alacağı hakkına sahiptir. Ancak bu hak boşanma davası sonrasında açılacak ayrı bir mal rejimi davası ile talep edilebilir.
6. Korku: Şiddet Gördüğünde Ne Olur?
Bazı kadınlar, boşanma konusunu dile getirdiklerinde eşlerinden şiddet göreceklerinden korkar. Bu da onları evliliğe mahkûm eder.
“Sadece boşanmayı düşündüğümü söylediğimde bile koltuğu bana fırlattı. Gerisini sen düşün…”
Hukuki Gerçek:
6284 Sayılı Kanun, şiddet görme tehlikesi altında olan kadını koruma altına alır. Mahkemeden şiddet tehdidi altındaki kadın için koruma kararı, evden uzaklaştırma, tedbir nafakası ve gizlilik kararı alınabilir. Kadın isterse adresini ve kimliğini koruyarak dava açabilir. Hâkim, talep üzerine önleyici tüm tedbirleri alır.
7. “Ya Pişman Olursam?” Korkusu
Kadınlar, yıllarca süren evliliği bir anda bitirmeye cesaret edemez. “Acaba daha sonra özler miyim?”, “Kendimi yalnız hisseder miyim?” gibi duygular, karar almayı geciktirir.
“Yıllarca sustum ama yine de sanki ondan başka kimse beni sevmezmiş gibi geliyor…”
Hukuki Gerçek:
Boşanma, duygusal olarak zorlayıcı bir süreçtir ama mutsuz bir evlilik içinde kalmak, ileride daha büyük ruhsal sorunlara yol açar. Mahkemeye başvurmadan önce bir uzmana ya da avukata danışmak, kadınların süreci duygusal ve hukuki olarak sağlıklı yönetmesini sağlar.
8. Boşanma Süreci Gözde Büyüyor
Bazı kadınlar, boşanma sürecinin karmaşıklığından korktuğu için ilk adımı atmakta zorlanır.
“Mahkemeye gitmek, dilekçe yazmak, duruşmalara çıkmak bana çok uzak geliyor.”
Hukuki Gerçek:
Boşanma süreci, uzman bir avukatla birlikte yürütüldüğünde oldukça sistematik şekilde ilerler. Avukat, süreci hem teknik hem duygusal olarak daha kolay hale getirir. Dilekçeler hazırlanır, deliller sunulur, duruşmalarda temsil sağlanır. Hatta ekonomik yetersizlik varsa barolar aracılığıyla adli yardım kapsamında ücretsiz avukat desteği de alınabilir.
9. Kadın Dayanışmasıyla Güç Bulmak
Karar veremeyen kadınların önemli bir kısmı yalnızlık duygusu yaşar. Ancak benzer süreçleri yaşayan veya yaşamış kadınlarla konuşmak çoğu zaman güçlü bir destek kaynağıdır.
“Arkadaşım da boşanmıştı, onunla konuştum ve cesaret buldum.”
Hukuki Gerçek:
Kadın dernekleri, baroların kadın hakları merkezleri, sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar, bu süreçte hem duygusal hem de pratik destek sunar. Kadın yalnız değildir. Dayanışma, sadece moral değil aynı zamanda bilgi ve strateji paylaşımıdır.
10. Sonuç: Cesaret Bilgiyle Gelir
Boşanma kararı duygusal bir karardır ama bu kararın sağlıklı verilmesi için bilgiye, hukuki rehberliğe ve duygusal desteğe ihtiyaç vardır. Kadınlar korktukça değil, bildikçe güçlenir.
“Boşanmak zorunda değilsiniz. Ama boşanmayı düşündüğünüzde yalnız, bilgisiz ya da çaresiz hissetmek zorunda da değilsiniz.”
Her kadın, hayatı ve mutluluğu için kendi kararını verme hakkına sahiptir. Bu kararı verirken en büyük destek, bilgiyle donanmış olmaktır.
Yorum Yaz