Kadına Verilen Nafaka Ne Zaman Kesilir ?

.

Boşanmanın sonucu olarak aile mahkemesince hükmedilmiş yoksulluk nafakası günümüzde büyük tartışma yaratmaktadır. Nafakanın sınırlanması, evlilik tarihine göre uyarlanması gibi konular halen görüşülmekte, kanunlaşması beklenmektedir. 

Belirtmek gerekirki aile mahkemesince hükmedilmiş yoksulluk nafakası belirli şartların oluşması halinde sonsuza kadar devam etmeyecektir. Nafaka yükümlüsü tarafların ilgili şartların varlığını iyi bilmesi gerekmektedir. Zira aile mahkemesince karar kılınmış nafaka kanunen son bulduğu birçok durumu bilmeyen nafaka sorumlusu taraflar boş yere nafaka ödemesi yapmaya devam etmektedir. Aslında nafaka ödeme yükümlülüğü son bulan taraf boş yere yıllarca ödemelerini gerçekleştirmektedir. Bu gibi mağduriyetlerin oluşmaması adına yoksulluk nafakasının hangi şartlarda son bulacağının bilinmesi gerekmektedir. Bu hususa değinmeden önce tedbir nafakasının konudan ayrı tutulması gerektiğini hatırlatmak gerekmektedir. Zira tedbir nafakası geçici bir önlemdir ve boşanma dava süreci içerisinde varlığını sürdürür, aile mahkemesi son kararında tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına karar vermediği sürece tedbir nafakası kendiliğinden son bulacaktır. Örneğin yargılama süresince aile mahkemesince kadın lehine bağlanmış olan tedbir nafakası yine aile mahkemesinin son kararıyla yoksulluk nafakasına çevrilmez ise kararın kesinleşmesiyle tedbir nafakası ödemesi son bulacaktır. 




Boşanma davasının hukuken nasıl kesinleşmiş sayılacağı internet sitemizde yer alan makalelerimiz bölümünde boşanma davası nasıl kesinleşir başlığıyla ayrıca anlatılmıştır. Konun detaylı bilinmesi için boşanma davasının nasıl kesinleşeceğine yönelik makalemizin incelenmesinde fayda olacaktır. Tedbir nafakasının son bulması hususu konumuzdan ayrı tutulmak üzere aile mahkemesince son kararla hüküm altına alınmış yoksulluk nafakasının hangi koşullarda ortadan kalacağına değinecek olursak;


Türk Medeni Kanunu’nun 175.maddesine göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz."


Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.

Medenin kanunun çizdiği sınıra ve Yargıtay’ın gösterdiği kritere göre aile mahkemesi hâkimi son kararıyla yoksulluk nafakasına hükmedecektir. Yani taraf yoksulluk nafakası alacaklısı olması için boşanmaya sebebiyete veren olaylarda eşinden daha ağır kusurlu olmayacak ve gündelik yaşamda maddi varlığını sürdüremeyecek derecede gelirinin olmaması gerekmektedir. Bu şartların yerine gelmesiyle aile mahkemesi diğer eşin yoksulluk nafakası ödemesine eşin talebi de olması halinde karar verecektir. 

Bu halde yani eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda daha ağır kusurlu olmadığı ve maddi varlığını sürdürecek mali gücünün olmadığı durumda yoksulluk nafakası ödemesine karar verilen eşin nafaka yükümlülüğü kural olarak süreye tabi olmadan başlayacaktır. Ancak yoksulluk nafakasını süreye tabi olmadan başlaması demek hukuken hiçbir zaman son bulmayacağını göstermemektedir. Mahkemece hüküm altına alınmış ve süresiz olan yoksulluk nafakası belli koşulların varlığı halinde kendiliğinden, diğer bazı koşulların oluşması halinde ise açılacak yoksulluk nafakasının kaldırılması davasıyla son bulacaktır. 


Bu halde yoksulluk nafakasının son bulmasını kendiliğinden son bulması ve mahkeme kararıyla yoksulluk nafakasının son bulması olarak iki ana başlık altında incelemek mümkün olacaktır. 

Yoksulluk Nafakasının Kendiliğinden Son Bulması

Aile mahkemesince, boşanmaya bağlı olaylarda eşinden daha ağır kusuru olmayan ve mali gücü maddi varlığını sürdürmeye yeterli olmayan eşe bağlanmış yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısı eski eşin yeniden evlenmesi halinde kendiliğinden son bulacaktır. Yani nafaka alacaklısı eşin yeniden evlenmesi halinde davaya gerek kalkmaksızın yoksulluk nafakası son bulacaktır.





Uygulamada birçok kişi eski eşinin yeniden evlenmesi halinde yoksulluk nafakasının kaldırılması davası açmaktadır. Ancak böylesi bir dava konusuz kalacaktır. Zira yoksulluk nafakası alacaklısı eski eşin yeniden evlenmesi halinde yoksulluk nafakasının son bulması adına yoksulluk nafakasının kaldırılması davası açılmasına gerek yoktur. Çünkü yoksulluk nafakası alacaklısı eski eşin yeniden evlenmesi, yoksulluk nafakasının kendiliğinden son bulmasına neden olacaktır. Aile mahkemesinde açılacak olan yoksulluk nafakasının kaldırılması davasında dava konusunu eski eşin yeniden evlenmesi oluşturmaz, bu nedenle eski eşin yeniden evlenmesi halinde nafaka borçlusunun dava açmasına gerek yoktur. Eski eşin resmi nikah tarihi itibariyle yoksulluk nafakası kendiliğinden son bulur.

Yoksulluk nafakasının kendiliğinden son bulacağı bir diğer durum ise vefat halidir. Yoksulluk nafakası şahsa sıkı sıkıya bağlı alacak türüdür. Yani yoksulluk nafakası alacak hakkı devir olmaz, miras yoluyla mirasçılara geçmez, ölüm halinde yoksulluk nafakası alacak hakkı kendiliğinden son bulacaktır. Yoksulluk nafakası alacaklısının veya borçlusunun vefatı halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden son bulacaktır. 

Yoksulluk Nafakasının Mahkeme Kararıyla Son Bulması


Yoksulluk nafakasının kendiliğinden son bulmasını sağlayacak koşuların oluşmadığı ancak değişen hayat koşulları nedeniyle kaldırılmasını gerektirir şartların oluşması halinde aile mahkemesinde açılacak yoksulluk nafakasının kaldırılması davasıyla aile mahkemesi değişen koşulların kanunun aradığı şartlar dahlinde olup olmadığını inceleyerek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik karar verebilecektir. Aile mahkemesinde açılacak yoksulluk nafakasının kaldırılması davasından sonuç alabilmek için kanunun aradığı şartların varlığı gerekmektedir. Söz konusu şartların varlığının bilinmemesi veya eksik olarak değerlendirilmesi davanın reddine sebebiyet vereceğinden bu konuda detaylı bilgi gerekmektedir. Ayrıca belirli koşullar yoksulluk nafakasının kaldırılmasını sağlamasa da miktar olarak azaltmasına konu teşkil edebilecektir.

Yoksulluk nafakasının kaldırılması davasına konu teşkil edebilecek ilk husus nafaka alacaklısı eski eşin fiilen evliymiş gibi yaşamasıdır. Uygulamada bir takım eski eşler yoksulluk nafakasının devam etmesi için resmi nikah yapmadan evlilik kurmaktadır. Bu durumun varlığının tespiti halinde nafaka borcu son bulacaktır. Yargıtay’ın vermiş olduğu kararla konu değerlendirilecek olursak;


Somut olayda, davacı kadının davalıdan boşandıktan sonra baba evinden ayrılarak aynı köyden M. Buruncuk isimli şahıs ile evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi birlikte yaşadığı ve bu birliktelikten bir çocuk dünyaya getirdiği sübuta ermiş olup, kanunda fiilen evliymiş gibi birlikte yaşamanın süresi konusunda bir tahdit bulunmadığına göre nafakanın kaldırılması talebinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.


Somut olayda davalının ablası ve davalının komşusu olan şahıslar tanık sıfatıyla dinlenmiş davalının Fahri isimli kişi ile karı koca hayatı yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Davacı tarafından delil olarak dayanılan Batman Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında da müşterek çocuklar, anneleri ve kendilerinin Fahri isimli şahısla birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri gibi davalı da yine bu dosyada Fahri ve iki çocuğu ile yaşadığını, Fahri ile dört ay önce evlendiğini beyan etmiştir. O halde davalının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşadığı sabit olup, Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin kabulüne karar vermek gerekirken istemin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.


Görüleceği üzere yoksulluk nafakası alacaklısı eski eşinden resmi nikahla evlenmese de fiilen evliymiş gibi yaşadığının tespiti halinde yoksulluk nafakası son bulacaktır. Bu noktada şu hususun belirtmesinde fayda da vardır, eski eşin fiilen evli şekilde yaşadığının kanıtlaması da kolay bir durum değildir. Tarafların fiilen evliymiş gibi yaşadığının tespiti, polis araştırması, tanık beyanı gibi delillerle kanıtlanabilir ancak bu konuda güçlü veriler olmadan açılacak davalardan sonuç almak oldukça güç olabilecektir.


Yoksulluk nafakasının son bulması adına açılacak yoksulluk nafakasının kaldırılması davasına konu teşkil edebilecek bir diğer husus eski eşin haysiyetsiz hayat sürmesidir. Haysiyetsiz hayat sürme; tolum anlayışlarına göre namus, şeref ve hasiyet kavramlarıyla uyuşmayacak hayat şekli olarak tanımlana bilir. Başkalarıyla ilişkinin bir yaşam şekli olduğu durumlar, genel evde çalışılması, işletilmesi gibi toplum yapısına aykırı yaşam şekilleri nafakasının ahlaki ve manevi boyutu olması nedeniyle son bulmasına sebebiyet verecektir.


Yoksulluk nafakasının kaldırılmasına konu teşkil edecek bir diğer konu ekonomik ve sosyal durumlardaki değişimlerdir. Gelişen ve değişen hayat şartları karşısında yoksulluk nafakası alacaklısının maddi yaşamını sürdürecek mali gücü kazanması veya yoksulluk nafakası borçlusunun yoksulluk nafakası ödeyecek mali gücünü kaybetmesi yoksulluk nafakasının kaldırılmasına sebebiyet vereceği gibi belli koşullarda azaltılmasını da sağlayabilecektir. 


Yoksulluk nafakası alacaklısı eski eşin kanunen yoksul kabul edilmeyecek mali güce kavuşması yani yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeye gelmesi yoksulluk nafakasının son bulmasına neden olacaktır. Örneğin yoksulluk nafakası alacaklısı eski eşin hayat standartlarını sağlayacağı düzeyde bir işe girmesi halinde açılacak yoksulluk nafakasının kaldırılması davasıyla yoksulluk nafakasına son verilmesi mümkün olmaktadır. Yoksulluk durumun son bulduğu hususunun varlığını aile mahkemesi hâkimi tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, miktarı günün ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi ve özellikle yoksulluk nafakası alacaklısı eşin kazınmış olduğu gelire göre değerlendirecektir. Aile mahkemesi hâkimi tüm bu koşullarla yoksulluk nafakası alacaklısının nafakaya artık ihtiyaç duymadığı sonucuna ulaşır ise davayı kabul ederek yoksulluk nafakasını kaldıracaktır. 


Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli konu asgari ücret seviyesinde gelirin yoksulluk nafakasının kaldırılmasına sebebiyet verip vermeyeceğidir. Zira Yargıtay asgari ücret seviyesinde gelirin yoksulluk nafakasının kaldırılmasına sebebiyet vermeyeceği yönünde kararlar vermiştir. Örneğin;

Özeti: Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. Kadının gelir elde etmeye başlaması iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını  istenmektedir. Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. Kadının 04.05.2017 tarihinden itibaren bir markette asgari ücret seviyesinde gelir getiren bir işte çalışmaya başladığı, annesi ve kardeşi ile birlikte dedesinden kalan bir evde yaşadığı, davacının ise özel bir şirkette çalıştığı, 2018 yılı Şubat ayında 3.550,00 TL maaş gelirinin bulunduğu, SGK prim ödemelerinin 4.800,00 ile 11.800,00 TL arasında değişen miktarlarda ödendiği, evi ve arabasının bulunduğu, tarafların sosyal ve ekonomik halleri dikkate alındığında, kadın yararına verilen yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının gerçekleşmediği, nafakanın indirilmesi gerektiği düşünülebilir ise de, nafakanın kesinleştiği tarihten sonra paranın alım gücünün azalması ve ÜFE oranları dikkate alındığında indirim yapılabilecek miktarın paranın değer kaybını ancak karşılayabileceği anlaşıldığından, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilmiştir.


Bu koşullarda yoksulluk nafakası alacaklısının asgari ücret seviyesinde işe girmiş olması kural olarak tek başına yoksulluk nafakasının kaldırılmasını sağlamayacaktır. Ancak asgari ücret seviyesinde geliri olan nafaka alacaklısının durumunun yanı sıra yoksulluk nafakası borçlusu eşinde sosyal ekonomik durumu önem arz etmektedir. Yani durum hakkaniyet ilkesine göre değerlendirilmelidir. Yoksulluk nafakası borçlusu eşinde asgari ücretle çalışması veya gelirinin kendi yaşam koşullarına ancak yetmesi veyahut evlenmesi gibi durumlarda gelirinin kendi ailesine yetecek duruma gelmesi hallerinde nafaka alacaklısı eski eşin asgari ücretle çalışıyor olması yoksulluk nafakasının kaldırılmasına sebebiyet verebilecektir. Aile mahkemesi hakimi durumu tarafların sosyal ekonomik durumuna ve hakkaniyet ilkelerine göre değerlendirerek sonuca varacaktır. 


Yani asgari ücretle gelir elde etmek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına her koşulda son vermeyecektir sonucuna varmak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. 


Yine yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü eşin mali durumunun nafaka ödeyemeyecek duruma gelmesi durumunda yoksulluk nafakasının kaldırılması mümkün olabilecek veya son yıllarda enflasyona bağılı ÜFE – TÜFE oranlarının yüksekliği karşısında yoksulluk nafakası miktarının, yoksulluk nafakası borulusunun ödeme gücünün çok üzerinde olması durumunda yoksulluk nafakasında indirim ve yeniden belirlenmesi mümkün olacaktır. Bu koşullarda aile mahkemesi hâkimi yoksulluk nafakasını kaldırmayacak ancak miktarını yeniden belirleyecektir. 


Aile mahkemesi hâkimi, nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir durumu arasında bir oranlama yaparak ilk nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir. Zira hâkim tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Aynı şekilde ekonomik durumun değişmesi halinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. Yukarıda sözü edilen düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir. 



Yoksulluk Nafakasının Kaldırılabilme Nedenleri 

 


  • Evlilik Nedeniyle Nafakanın Son Bulması


  • Fiilen Evliymiş Gibi Yaşamak Halinde Nafakanın Son Bulması


  • Nafaka Alacaklısının Haysiyetsiz Hayat Sürmesi


  • Ekonomik ve sosyal durum değişmeleri


  • Vefat





Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yazın.

Yorum Yaz