Giriş: “Bana Asla Olmaz” Dediğiniz Nokta
Evlilik, yalnızca iki insanın aynı evi paylaşması değildir; aynı zamanda duygu, güven, sevgi ve cinselliğin bir bütünüdür. Ancak toplumda çoğu kişi cinsel sorunların boşanma davalarında bu kadar belirleyici olabileceğini fark etmez. “Bana asla olmaz” diyen birçok kişi, yıllar sonra “cinsel uyumsuzluk” nedeniyle boşanma dosyalarının tarafı haline gelebilmektedir.
Bu yazıda, cinsel hayatın evlilikteki önemi, cinsel isteksizlik ve uyumsuzluk durumlarının boşanma davalarına etkisi, zorla ilişki ve cinsel şiddetin hukuki boyutu, sanal aldatmanın nasıl yorumlandığı, Yargıtay kararları, sık sorulan sorular ve gerçek hayattan yansıyan “sessiz itiraflar” ele alınacaktır.
1. Cinsel Hayatın Evlilikteki Yeri
Türk Medeni Kanunu (TMK) eşlere birlikte yaşama, sadakat ve destek yükümlülüğü yükler. Bu yükümlülüklerin doğal uzantısı, eşlerin birbirleriyle cinsel hayatı sürdürmesidir.
Cinsellik evlilikte yalnızca “bedensel bir ihtiyaç” değil, aynı zamanda duygusal bağın güçlenmesini sağlayan bir köprüdür. Psikoloji bilimi, düzenli ve sağlıklı cinsel hayatın evliliklerde mutluluk seviyesini artırdığını, iletişimi kuvvetlendirdiğini ortaya koymuştur.
Yargıtay’ın Bakışı
Yargıtay, cinselliği evlilik birliğinin doğal unsurlarından biri olarak kabul etmektedir. Uzun süreli cinsel ilişkisizlik ya da cinsel sorunların çözülmemesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına hükmedilmektedir.
2. Cinsel İlişkisizlik Boşanma Sebebi mi?
En çok merak edilen sorulardan biri: “Eşim benimle birlikte olmuyor, boşanabilir miyim?”
Evlilikte cinsel birliktelik hem duygusal bağın güçlenmesi hem de sağlıklı bir ilişki için oldukça önemlidir. Ancak eşiniz sizinle birlikte olmuyorsa ve bu durum uzun süredir devam ediyorsa, bu durum boşanma sebebi olabilir mi? Bu yazımızda, "eşim benimle birlikte olmuyor boşanabilir miyim?" sorusunun cevabını Türk Medeni Kanunu, Yargıtay kararları ve uzman görüşleri çerçevesinde detaylı şekilde ele alıyoruz. Cinsel ilgisizlik, evlilikte görev ihmali sayılır mı? Haklı sebeple boşanma davası açılabilir mi? Tüm detaylar için okumaya devam edin.
Yargıtay Kararları
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, “eşlerin hiçbir cinsel ilişkiye girmemesi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebidir” diyerek, bu tür davalarda boşanma kararı verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
- Uzun süreli ve sebepsiz yere cinsel birlikteliğin reddi, ağır kusur sayılır.
Gerekçeler
- Cinsellik, evliliğin devamlılığı için zorunlu unsurlardan biridir.
- İlişkiden tamamen kaçınmak, eşin ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarını yok saymak demektir.
- Bu durum karşı tarafta yalnızlık, değersizlik ve reddedilme duygusu yaratır.
Erkeğin Cinsel İlişkiden Kaçınması
Erkeğin cinsel ilişkiden kaçınması, evlilik içinde hem kadının psikolojik bütünlüğünü zedeleyen hem de evlilik görevlerinin ihlali anlamına gelebilecek ciddi bir sorundur. Bu durum bazen fiziksel sağlık problemlerinden veya psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanabileceği gibi, kimi zaman da eşe karşı duygusal bağın zayıflaması ya da bilinçli bir reddetme davranışıyla ortaya çıkabilir. Sürekli hale gelen cinsel soğukluk, eşin kendini reddedilmiş, değersiz ya da istenmeyen hissetmesine yol açarak evlilik birliğini temelinden sarsabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, bu tür davranışlar evlilik yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi olarak değerlendirilir ve boşanma davasında geçerli bir sebep teşkil edebilir. Yargıtay içtihatlarında da, erkeğin hiçbir sağlık gerekçesi olmaksızın uzun süre cinsel birliktelikten kaçınmasının, evliliğin sürdürülemez hale geldiği yönünde kabul edildiği görülmektedir. Bu nedenle, erkeğin cinsel ilişkiden kaçınması sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda hukuki sonuçları olan bir evlilik sorunudur.
Kadının Cinsel İlişkiden Kaçınması
Kadının cinsel ilişkiden kaçınması, evlilik içerisinde sıkça karşılaşılan fakat çoğu zaman dile getirilemeyen hassas bir durumdur; bu davranışın ardında fiziksel sağlık sorunları, geçmiş travmalar, psikolojik rahatsızlıklar, eşe duyulan kırgınlık ya da evlilikteki iletişim eksiklikleri gibi birçok neden bulunabilir. Ancak hiçbir sağlık ya da geçerli mazeret olmaksızın, uzun süre boyunca cinsel yakınlıktan kaçınılması, Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik yükümlülüklerinin ihlali sayılabilir ve bu durum boşanma davasında haklı gerekçe oluşturabilir. Yargıtay kararlarına göre, kadının sürekli olarak cinsel birliktelikten uzak durması ve bu durumu düzeltmeye yönelik bir çaba göstermemesi, evlilik birliğini temelinden sarsan davranışlar arasında değerlendirilmektedir. Elbette her olay kendi içinde değerlendirilir; mahkemeler kadının ruhsal ve fiziksel sağlığını, evlilikteki genel dengeyi ve tarafların çözüm arayışlarını dikkate alarak karar verir. Bu nedenle, kadının cinsel ilişkiden kaçınması sadece bireysel bir tutum değil, aynı zamanda evlilik ve hukuk bağlamında ele alınması gereken önemli bir meseledir.
3. TÜRK MEDENİ KANUNU’NA GÖRE CİNSELLİĞİN EVLİLİKTEKİ YERİ
Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik birliği, eşler arasında sadakat, destek ve ortak yaşam yükümlülüklerini kapsayan bir yapıdır; bu kapsamda cinsel ilişki de evliliğin hem duygusal hem de hukuki temellerinden biri olarak kabul edilir. Cinsellik, evlilikte yalnızca fiziksel değil aynı zamanda psikolojik bir bağ niteliğindedir ve eşlerin birbirlerine karşı olan görevleri arasında yer alır. Sürekli cinsel ilgisizlik ya da birliktelikten kaçınma, Türk Medeni Kanunu uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması gerekçesiyle boşanma nedeni sayılabilir. Bu nedenle cinselliğin evlilikteki yeri hem kişisel mutluluğun hem de hukuki sorumlulukların bir parçası olarak değerlendirilir.
4. Cinsel İsteksizlik ve Uyumsuzluk
Her evlilikte zaman zaman isteksizlik olabilir. Ancak bu durum sürekli hale gelirse ve eşlerden biri cinsel hayatı tamamen reddederse, mahkeme süreci kaçınılmaz olabilir.
Cinsel isteksizlik ve cinsel uyumsuzluk, evlilik ve uzun süreli ilişkilerde en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. Partnerler arasında zamanla oluşan bu problemler, hem duygusal hem de fiziksel bağın zayıflamasına neden olabilir. Peki, cinsel uyumsuzluk evlilikte boşanma sebebi olabilir mi? Cinsel isteksizlik psikolojik mi yoksa fizyolojik mi kaynaklıdır? Bu yazımızda, cinsel isteksizlik nedir, neden olur ve nasıl çözülür? sorularına bilimsel ve hukuki yönleriyle yanıt veriyoruz.
Kusurun Değerlendirilmesi
- Eğer isteksizlik tıbbi veya psikolojik bir rahatsızlıktan kaynaklanıyorsa, bu durum eşin ağır kusurlu sayılmasını engelleyebilir.
- Ancak hiçbir sağlık sorunu olmadan sürekli kaçınma varsa, bu doğrudan kusur kabul edilir.
Cinsel Uyumsuzluk
Bazı evliliklerde taraflar arasında cinsel uyum sorunları yaşanabilir.
- Eşlerden birinin farklı beklentiler içinde olması,
- Cinsel yönelim farklılıkları,
- Çocuk sahibi olduktan sonra ilgisizleşme, gibi nedenler evlilik birliğini yıpratır.
5. Cinsel Uyumsuzluk Davalarında Kusur Tespiti Nasıl Yapılır?
Cinsel uyumsuzluk davalarında kusur tespiti, evlilik birliğini etkileyen davranışların detaylı şekilde incelenmesiyle yapılır ve bu süreçte mahkemeler hem somut delilleri hem de uzman raporlarını dikkate alır. Taraflardan birinin sürekli olarak cinsel ilişkiden kaçınması, evliliğin yükümlülüklerinden kaçınmak olarak değerlendirilebilir; ancak bu durumun kusur sayılabilmesi için isteksizliğin nedeni, süresi ve evlilikteki genel dengeye etkisi detaylı şekilde araştırılır. Yargıtay içtihatlarına göre, cinsel uyumsuzluk tek başına boşanma sebebi olabileceği gibi, tarafların psikolojik durumları ve evlilikteki rollerine göre kusur oranı da değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle cinsel uyumsuzluk davalarında kusur tespiti, olayın tüm yönleriyle ve uzman desteğiyle değerlendirilmesi gereken hassas bir süreçtir.
6. Zorla Cinsel İlişki ve Cinsel Şiddet
Türk Ceza Kanunu’na göre, zorla cinsel ilişki suçtur. Evlilik içinde de bu kural değişmez.
Yargıtay’ın Görüşü
- Eşin rızası olmadan cinsel ilişkiye zorlamak, hem boşanma davasında ağır kusur hem de ceza davasında suçtur.
- Zorla ilişkiye maruz kalan eş, aynı zamanda 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma kararı da alabilir.
Hukuki Sonuçlar
Boşanma davasında kusurlu eşten yoksulluk nafakası, manevi tazminat ve hatta tedbir kararları istenebilir.
Cinsel Şiddet Hem Suç Hem de Boşanma Sebebi
Cinsel şiddet, yalnızca fiziksel bir saldırı değil; aynı zamanda kişinin vücut bütünlüğüne ve iradesine yönelik ağır bir hak ihlali olarak hem ceza hukuku kapsamında suç hem de Türk Medeni Kanunu'na göre evlilik birliğini temelinden sarsan ciddi bir boşanma sebebidir. Eşlerden birinin rızası olmadan cinsel ilişkiye zorlanması, tehdit veya baskıyla cinsel birlikteliğe zorlanması durumunda fail hakkında cezai işlem yapılabilirken, mağdur eş aynı zamanda evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle boşanma davası da açabilir. Yargıtay kararları da cinsel şiddetin affedilemeyecek bir davranış olduğu yönünde şekillenmiştir ve bu tür durumlarda mağdurun hakları hem cezai hem de medeni hukuk açısından korunmaktadır.
5. Sanal Aldatma: Yeni Çağın Sorunu
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte “sanal aldatma” kavramı ortaya çıktı. Sanal aldatma, dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte günümüz evliliklerinde ve ilişkilerinde karşılaşılan yeni ve karmaşık bir sorun haline gelmiştir. Sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve sanal platformlar üzerinden gerçekleşen duygusal ya da cinsel içerikli iletişimler, fiziksel temas içermese bile sadakat ilkesine aykırı davranışlar olarak değerlendirilebilmektedir. Yargıtay kararlarında da sanal aldatma, özellikle gizli ve süreklilik arz eden yazışmalarla ispatlandığında, evlilik birliğini zedeleyen ciddi bir boşanma gerekçesi olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle sanal ortamda kurulan duygusal bağlar ya da cinsel içerikli etkileşimler, artık hukuk tarafından da aldatma kapsamına alınarak hem sosyal hem de hukuki sonuçlar doğurmaktadır.
Yargıtay Kararları
- Yargıtay, sosyal medyada kurulan sanal ilişkileri “sadakat yükümlülüğüne aykırılık” olarak değerlendirmektedir.
- Mesajlaşmalar, online flörtler ve uygunsuz içerik paylaşımları boşanma gerekçesi olabilir.
Pornografi Bağımlılığı
Eşin sürekli pornografik içeriklerle vakit geçirmesi, diğer eşe ilgisiz kalmasına yol açıyorsa bu da “cinsel uyumsuzluk” kapsamında değerlendirilir.
Pornografi bağımlılığı, bireyin dijital içeriklere aşırı şekilde yönelmesiyle oluşan ve zamanla gerçek ilişkilerden kopmasına neden olabilen ciddi bir psikolojik ve sosyal sorundur. Özellikle evli bireylerde bu bağımlılık, cinsel yaşamda tatminsizlik, eşler arasında duygusal uzaklık ve cinsel isteksizlik gibi sorunlara yol açarak evlilik birliğini zedeleyebilir. Uzmanlara göre pornografi kullanımının kontrolsüz hale gelmesi, bağımlılık kriterlerini karşılıyorsa profesyonel destek alınması şarttır. Ayrıca Yargıtay kararlarında, sürekli pornografi izleme alışkanlığı bazı durumlarda evlilik görevlerinin ihlali ve boşanma gerekçesi olarak da değerlendirilmektedir. Bu nedenle pornografi bağımlılığı hem bireysel sağlığı hem de ilişki dinamiklerini olumsuz etkileyen çok boyutlu bir problemdir.
6. Cinsel İsteksizlik ve Psikolojik Etkileri
Cinsel isteksizlik, bireyin cinsel ilişkiye karşı istek duymaması ya da zamanla bu arzunun kaybolmasıyla ortaya çıkan ve hem fiziksel hem de psikolojik boyutları olan bir durumdur. Psikolojik olarak bu sorun çoğunlukla stres, yoğun iş temposu, geçmiş travmalar, anksiyete bozuklukları, depresyon ve çiftler arasındaki iletişim problemleriyle doğrudan ilişkilidir. Cinsel isteksizlik yaşayan birey, zamanla kendini yetersiz, suçlu ya da değersiz hissedebilir; bu durum özgüven kaybına, sosyal izolasyona ve eşle olan duygusal bağın zayıflamasına neden olur. Evlilikte ise bu durum, taraflar arasında cinsel uyumsuzluk ve duygusal mesafe oluşturabilir, uzun vadede boşanma sürecine dahi zemin hazırlayabilir.
Türk Medeni Kanunu çerçevesinde değerlendirildiğinde, sürekli cinsel isteksizlik ve bu konuda hiçbir çözüm arayışına girilmemesi, evlilik görevlerinin ihlali kapsamında ele alınabilir. Bu nedenle cinsel isteksizlik sadece bireyin değil, çiftin ortak problemi olarak ele alınmalı; altta yatan psikolojik nedenler bir uzman yardımıyla analiz edilmeli ve mümkün olan en erken dönemde müdahale edilmelidir.
7. Aile Mahkemelerin Cinsel Sorunlara Yaklaşımı
Hakimler için cinsel sorunlar oldukça mahrem ve ispatı zor konulardır. Mahkemelerin cinsel sorunlara yaklaşımı hem bireylerin mahremiyetine saygı çerçevesinde hem de evlilik birliğinin korunmasına yönelik hukuki ilkeler doğrultusunda şekillenmektedir. Türk Medeni Kanunu'na göre evlilikte cinsel birliktelik, karşılıklı sadakat ve ortak yaşam yükümlülüğünün bir parçası olarak değerlendirilir; bu nedenle uzun süreli cinsel ilgisizlik, isteksizlik ya da cinsel uyumsuzluk gibi sorunlar boşanma davasında önemli bir gerekçe olarak öne çıkabilir. Aile mahkemeleri, bu tür durumlarda tarafların beyanlarını, tanık ifadelerini, uzman psikolog ya da psikiyatr raporlarını ve çiftin genel ilişki dinamiklerini dikkate alarak bir değerlendirme yapar. Ancak her cinsel sorun otomatik olarak kusur sayılmaz; mahkeme, problemin sürekliliğini, çözüm arayışlarını ve evlilikte yarattığı etkiyi objektif biçimde inceler.
Yargıtay içtihatları da bu konuda oldukça nettir: Cinsel yaşamla ilgili sorunlar bir tarafın sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda boşanma sebebi sayılabilir. Bu nedenle mahkemeler, cinsel problemleri sadece özel yaşamın bir parçası değil, aynı zamanda evlilik birliğini doğrudan etkileyen hukuki bir mesele olarak ele alır.
Deliller
Eşlerin beyanları,
Mesaj kayıtları,
Doktor raporları,
Tanık anlatımları, mahkemede kullanılabilir.
Zorluklar
- Tarafların beyanı çelişiyorsa, hakim genellikle tutarlılık ve güvenilirliğe bakar.
- Bu yüzden dilekçelerde olayların tarih, detay ve süreklilik içinde anlatılması çok önemlidir.
8. Cinsel Uyumsuzlukta Toplumun Sessiz Tabusu
Cinsel uyumsuzluk, birçok evlilikte ve uzun süreli ilişkide yaşanmasına rağmen toplumda hâlâ açıkça konuşulmayan, bastırılan ve görmezden gelinen sessiz bir tabudur. Özellikle geleneksel toplum yapılarında cinselliğin konuşulması ayıp, sorgulanması ise saygısızlık olarak görülürken, bu yaklaşım çiftlerin yaşadığı sorunların büyümesine ve çözüm yollarının tıkanmasına yol açmaktadır. Cinsel uyumsuzluk; partnerlerin farklı beklentilere, istek düzeylerine ya da fiziksel-psikolojik engellere sahip olmalarıyla ortaya çıkabilir ve zamanla hem duygusal kopuşlara hem de boşanmaya neden olabilir. Ancak toplumun sessizliği, bireylerin bu sorunları dile getirmesini, destek almasını ya da çözüm yollarına ulaşmasını engeller. Yargıtay kararlarında da cinsel uyumsuzluğun boşanma gerekçesi olabileceği açıkça belirtilmişken, toplumsal baskı ve utanma duygusu çoğu kişiyi bu hakkını kullanmaktan alıkoyar. Bu nedenle cinsel uyumsuzluğun sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinç eksikliği olduğu gerçeğiyle yüzleşmek büyük önem taşır.
9. Gerçek Hayattan Sessiz İtiraflar
Toplumda birçok kişi, evlilikte cinsel sorunlarını dile getirmekten çekinir. Ancak boşanma dosyaları ve forumlarda şu tür ifadelerle karşılaşılır:
- “10 yıl boyunca tek bir kez bile dokunmadı.”
- “Eşim sürekli bahaneler buldu, sonunda psikolojim çöktü.”
- “Pornoya bağımlıydı, bana ilgi göstermiyordu.”
- “İlişkiyi reddettiği gibi, hakaret ediyordu.”
Bu itirafların ortak noktası: cinsellik yokluğunun evlilik bağını zayıflatması.
10.Ters İlişki Boşanma Yargıtay Karar
Ters ilişki, yani anal ilişki talebi, evlilik birliği içinde rıza dışı şekilde dayatıldığında veya eş üzerinde baskı kurularak zorlandığında, Türk hukukunda evlilik görevlerinin kötüye kullanılması ve onur kırıcı davranış olarak değerlendirilmekte; bu durum boşanma davalarına yansıyabilmektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, kadının açık rızası olmadan ters ilişki yönündeki ısrarlı talepler, evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte kabul edilerek boşanma sebebi sayılmıştır. Özellikle zorlama, tehdit, baskı ya da duygusal manipülasyon içeren vakalarda, bu tür davranışlar cinsel şiddet kapsamında da değerlendirilebilmekte ve kusur tamamen talepte bulunan eşe yüklenmektedir. Mahkemeler bu tür dosyalarda, kadının beyanlarını, psikolojik etkilenimini ve evlilik içi genel davranış kalıplarını dikkate alarak karar vermektedir. Dolayısıyla ters ilişki konusunda rıza dışı ısrar veya baskı hem boşanma gerekçesi hem de ağır kusur olarak yargı kararlarında açıkça yer bulmaktadır.
11.Kadın ve Erkek Açısından Cinselliğe Bakış: Mahkemelere Yansıyan Farklılıklar
Kadın ve erkek açısından cinselliğe bakış, biyolojik farklılıkların ötesinde toplumsal roller, kültürel normlar ve bireysel beklentilerle şekillenirken, bu farklılıklar aile mahkemelerine yansıyan davalarda da açıkça görülmektedir. Erkekler genellikle cinselliği daha fiziksel bir ihtiyaç olarak tanımlarken, kadınlar için cinsellik duygusal bağ ve güven ile daha yakından ilişkilidir; bu anlayış farkı evlilikte uyumsuzluk ve beklenti çatışmalarına yol açabilir.
Aile mahkemelere yansıyan boşanma davalarında, cinsel ilgisizlik ya da uyumsuzluk gerekçeleri tarafların cinselliğe yüklediği anlam doğrultusunda farklı şekillerde değerlendirilir. Örneğin kadınlar çoğunlukla eşin duygusal soğukluğundan ve iletişim eksikliğinden şikâyet ederken, erkekler fiziksel birliktelik eksikliğini ön plana çıkarabilir. Türk yargı sistemi bu davalarda, her iki tarafın duygu ve beklentilerini dikkate alarak, kusur tespiti ve karar sürecinde daha bütüncül bir yaklaşım benimsemektedir. Cinselliğe bakıştaki bu farklılıkların doğru analiz edilmesi hem adil bir yargı süreci hem de evlilik içi sorunların doğru tanımlanması açısından büyük önem taşır.
12.Dava Açmadan Önce Nelere Dikkat Edilmeli?
Cinsellik temelli boşanma davası açmadan önce dikkat edilmesi gereken en önemli konu, yaşanan sorunun geçici mi yoksa evliliğin temelini sarsacak düzeyde kalıcı bir problem olup olmadığının net şekilde değerlendirilmesidir. Mahkemeler, “cinsel isteksizlik”, “uyumsuzluk” veya “cinsel yakınlıktan kaçınma” gibi durumların bir boşanma gerekçesi sayılabilmesi için, bu davranışların süreklilik arz ettiğini ve evlilik birliğini ciddi şekilde zedelediğini gösteren somut deliller arar. Bu nedenle dava açmadan önce bir uzmandan (psikolog, cinsel terapist veya aile danışmanı) yardım almak ve bu süreçlere ilişkin belgeleri saklamak, dava sürecinde büyük önem taşır.
Ayrıca, eşle iletişim kurularak problemin çözümü yönünde adımlar atıldığının gösterilmesi de mahkemede haklılık payını artırabilir. Unutulmamalıdır ki, Türk Medeni Kanunu’na göre evlilikte cinsel ilişki bir görev olarak görülse de her durumun arkasında yatan psikolojik ya da sağlık temelli nedenler de dikkate alınır. Bu yüzden dava açılmadan önce hem hukuki haklar hem de duygusal süreçler iyi analiz edilmelidir.

13. Sık Sorulan Sorular (SSS)
Cinsel ilişkisizlik tek başına boşanma sebebi midir?
Evet, Yargıtay kararlarına göre uzun süreli ilişkisizlik evliliğin temelden sarsılma sebebidir.
Cinsel şiddete uğradım, ne yapmalıyım?
6284 sayılı Kanun kapsamında koruma talep edebilir, aynı zamanda ceza davası açabilirsiniz.
Sanal aldatma gerçekten boşanma sebebi mi?
Evet, mahkemeler bunu sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirir.
Pornografi bağımlılığı boşanma gerekçesi olabilir mi?
Eşin ilgisizliğine ve evliliğin zedelenmesine yol açıyorsa boşanma sebebi sayılır.
Eşim Benimle Birlikte Olmuyor: Boşanma Açabilir miyim?
Türk Medeni Kanunu’na göre eşin hiçbir gerekçe göstermeden cinsel ilişkiye girmemesi, evlilik birliğini temelinden sarsan sebep sayılır. Yargıtay da uzun süreli cinsel ilişkisizliği boşanma sebebi olarak kabul ediyor
Cinsel Hayat Evliliği Bitirir mi? Yargıtay’ın Cinsellik ve Boşanma Kararları Nedir?
Yargıtay’ın cinsel uyumsuzluk, ilişkisizlik ve zorlamaya dair birçok emsal kararı mevcut.
Sanal Aldatma, Cinsel İsteksizlik ve Zorlamalar: Boşanma Sebebi Sayılır mı?
Yargıtay hem sanal aldatmayı hem ilişki reddini, hem de cinsel şiddeti boşanma sebebi kabul ediyor.
14. Sonuç: Sessiz Konuların Ses Bulması
Cinsellik, evlilikte en çok konuşulmayan ama en çok boşanma sebebi olan konulardan biridir. İlişkisizlik, uyumsuzluk, zorlamalar veya sanal aldatma; hepsi evliliği temelden sarsabilir.
Unutulmamalıdır ki, cinsel sorunlar kişisel ve mahremdir; ancak hukuki süreçte somut ve ciddi şekilde ele alınır.
Eğer evliliğinizde bu tür sorunlar yaşıyorsanız, bir avukattan hukuki destek almanız en doğru adımdır.
{
"@context": "https://schema.org",
"@type": "FAQPage",
"mainEntity": [
{
"@type": "Question",
"name": "Cinsel ilişkisizlik tek başına boşanma sebebi midir?",
"acceptedAnswer": {
"@type": "Answer",
"text": "Evet. Yargıtay kararlarına göre uzun süreli ilişkisizlik, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebidir."
}
},
{
"@type": "Question",
"name": "Cinsel şiddete uğradım, ne yapmalıyım?",
"acceptedAnswer": {
"@type": "Answer",
"text": "6284 sayılı Kanun kapsamında koruma talep edebilir, aynı zamanda ceza davası açabilirsiniz."
}
},
{
"@type": "Question",
"name": "Sanal aldatma gerçekten boşanma sebebi mi?",
"acceptedAnswer": {
"@type": "Answer",
"text": "Evet. Mahkemeler bunu sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirir."
}
},
{
"@type": "Question",
"name": "Pornografi bağımlılığı boşanma gerekçesi olabilir mi?",
"acceptedAnswer": {
"@type": "Answer",
"text": "Eşin ilgisizliğine ve evliliğin zedelenmesine yol açıyorsa boşanma sebebi sayılır."
}
},
{
"@type": "Question",
"name": "Eşim benimle birlikte olmuyor: Boşanma açabilir miyim?",
"acceptedAnswer": {
"@type": "Answer",
"text": "Türk Medeni Kanunu’na göre eşin hiçbir gerekçe göstermeden uzun süre cinsel ilişkiye girmemesi, evlilik birliğini temelinden sarsan sebep sayılır. Yargıtay da uzun süreli cinsel ilişkisizliği boşanma sebebi olarak kabul etmektedir."
}
},
{
"@type": "Question",
"name": "Cinsel hayat evliliği bitirir mi? Yargıtay’ın cinsellik ve boşanma kararları nedir?",
"acceptedAnswer": {
"@type": "Answer",
"text": "Yargıtay’ın cinsel uyumsuzluk, ilişkisizlik ve zorlamaya dair birçok emsal kararı mevcuttur."
}
},
{
"@type": "Question",
"name": "Sanal aldatma, cinsel isteksizlik ve zorlamalar boşanma sebebi sayılır mı?",
"acceptedAnswer": {
"@type": "Answer",
"text": "Yargıtay hem sanal aldatmayı hem ilişki reddini hem de cinsel şiddeti boşanma sebebi kabul ediyor."
}
}
]
}
Yorum Yaz