Anlaşmalı Boşanmalarda Sık Yapılan Hatalar: Çocukla Şahsi İlişki, Nafaka ve Ortak Velayet Konularına Dair Yanılgılar
Anlaşmalı boşanma süreci, tarafların evlilik birliğini sona erdirmek konusunda ortak irade ortaya koyması bakımından kolaylaştırıcı ve hızlı bir yoldur. Ancak taraflar arasında “her konuda anlaştık” düşüncesiyle yapılan bazı düzenlemeler, özellikle çocukla şahsi ilişki, nafaka yükümlülükleri ve ortak velayet gibi konularda hukuk düzeniyle çelişebilmekte; bu da mahkemece protokolün reddine veya düzeltilmesine neden olmaktadır.
Ne yazık ki uygulamada hâlâ bazı yanlış inanışlar, kişisel yorumlar ve komşu örneklerine dayalı protokol düzenlemeleri sıkça görülmektedir. Bu makalede, aile mahkemelerinin müdahale yetkisi, Yargıtay içtihatları, uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri ve uygulamadaki yerleşik yaklaşımlar doğrultusunda, bu yanlışların hangi hukuki temellere aykırı olduğu ayrıntılı biçimde açıklanacaktır.
Anlaşmalı Boşanma Protokolü Her Şeyi Belirleyemez
Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesine göre, tarafların boşanma ve sonuçları hakkında mutabık kalmaları hâlinde mahkeme anlaşmalı boşanmaya karar verebilir. Ancak bu düzenleme, mahkemeye “mutlak onay” yükümlülüğü getirmez. Aynı maddede şu açık ifade yer alır:
Hakim, tarafları bizzat dinler; iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirir ve tarafların düzenlediği protokolü uygun bulursa boşanmaya karar verir.”
Yani, hâkimin protokolü denetleme ve çocuğun menfaatine aykırı gördüğü hükümleri re ’sen reddetme yetkisi vardır. Bu durum, özellikle çocukla kişisel ilişki düzenlemelerinde daha da önemlidir.
Çocukla Şahsi İlişki: Taraflar Anlaşsa Bile Hakim Müdahale Eder
Anlaşmalı boşanmalarda taraflar, “bir hafta sende, bir hafta bende” ya da “3 gün onda, 4 gün bende” gibi şahsi ilişki düzenlemeleri yapmaktadır. Ancak bu tür düzenlemeler, çocuğun düzenli yaşamını ve duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilecek nitelikte görülmekte ve mahkemelerce sıklıkla kabul edilmemektedir.
Yargıtay’ın Yaklaşımı:
Yargıtay’a göre çocukla kişisel ilişki, çocuğun gelişimini bozmayacak, sürekli gidip gelme yaratmayacak ve yaşam düzenini sarsmayacak şekilde olmalıdır. Özellikle küçük yaşlardaki çocuklar için uzun süreli veya dönüşümlü bakım düzenlemeleri çocuğun üstün yararına aykırı sayılmaktadır.
Çocuğun her hafta taraflar arasında değişen evlerde kalması, onun yaşam düzenini bozabileceği gibi duygusal gelişimini de olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle şahsi ilişki belirlenirken süreklilik, düzenlilik ve psikolojik denge dikkate alınmalıdır.
Uluslararası Sözleşmelerin Etkisi:
Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ’ye göre çocuğun üstün yararı gözetilmeden yapılan hiçbir hukuki düzenleme geçerli sayılmaz. Bu çerçevede, anlaşmalı boşanma protokolü dahi olsa, çocuğun duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimi korunmalı; bu husus mahkemeler tarafından resen gözetilmelidir.
Bu nedenle bir hafta sende bir hafta bende vb. şahsi ilişki modelleri aile mahkemeleri kabul etmemektedir.
Ortak Velayet: Uygulamada Hâlâ Belirsizlikler Var
Ortak velayet, özellikle son yıllarda Yargıtay içtihatları ile uygulamaya dâhil edilmiş bir kurumdur. Ancak hâlâ birçok aile mahkemesi hakimi, bu konuda tereddütler yaşamakta ve uygulamaya yanaşmamaktadır.
Yargıtay’ın Genel Görüşü:
“Tarafların ortak velayet konusunda iradelerinin örtüştüğü, çocuk açısından da olumsuz bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılması halinde ortak velayete hükmedilmesinde hukuki engel bulunmamaktadır.”
Uygulamadaki Direnç:
Her ne kadar bu karar, ortak velayetin Türk hukuk sistemine uyumlu olduğunu ortaya koysa da bazı aile mahkemesi hâkimleri hâlâ “Türk Medeni Kanunu’nda açık düzenleme yok” gerekçesiyle ortak velayet kararı vermekten imtina etmektedir. Genel uygulamaya bakılırsa ortak velayet, taraflarca talep edilirse ve çocuğun yararına ise hukuken mümkündür.
İştirak Nafakası ve Eğitim Giderleri: Karıştırılan Kavramlar
İştirak nafakası, boşanma sonrası velayeti alan ebeveyne çocuğun beslenme, barınma, sağlık ve eğitim giderleri için ödenmesi gereken temel katkıdır. Ancak hâlâ bazı mahkeme kararlarında “eğitim giderleri ayrıca kararlaştırılamaz” yönünde yorumlara rastlanmaktadır.
Yargıtay’ın Uygulaması:
Yargıtay’a göre eğitim ve okul giderleri iştirak nafakasının içinde sayılabilir, ancak bu harcamaların olağanüstü artış göstermesi halinde velayeti kullanmayan tarafın ek katkıda bulunmasına hükmedilebilir.
“İştirak nafakasının dışında kalan özel okul, dershane gibi masrafların ayrıca istenebilmesi için somut durumun gerektirdiği özel gider niteliğinde olması gerekir.”
Hakim Uygulamasındaki Sorun:
Bazı aile mahkemesi hâkimleri, eğitim giderlerinin ayrıca talep edilmesini “nafaka içinde” saymakta ve bu nedenle protokollerde eğitim gideri ile ilgili yapılan açık düzenlemeleri geçersiz sayabilmektedir. Bu durum, sonradan icra takibi veya ek dava yoluyla uyuşmazlıkların doğmasına neden olmaktadır.
Uygulamada Görülen Sık Hatalar ve Yanlış Yönlendirmeler
Taraflar genellikle boşanma sürecini çevresinden duydukları örneklerle yürütmeye çalışmakta; bu da aşağıdaki yanlışlara neden olmaktadır:
Oysa bu gibi iddialar hem hukuki gerçeklikten uzaktır hem de boşanma sürecini zorlaştırmakta; protokolün düzeltilmesi, duruşmanın ertelenmesi veya anlaşmalı boşanmanın reddi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle doğru bilgiyi doğru kişiden almak gerekmektedir.
Anlaşmalı Boşanma Protokol Örneği
Uygulamada taraflar, internetten buldukları hazır metinlerle ya da çevreden duydukları örneklerle anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamaya çalışmakta; ancak bu matbu ve genellenmiş protokoller, çoğu zaman dava sürecinde ciddi sorunlara yol açmaktadır. Özellikle çocukla şahsi ilişki, iştirak nafakası ve velayet gibi hassas konular protokolde doğru şekilde yer almadığında, hâkim protokolü uygun bulmayarak anlaşmalı boşanmayı reddedebilmektedir.
Birçok kişi Google’da “anlaşmalı boşanma protokol örneği” araması yaparak bulduğu metni birebir kullanmakta, ancak her ailenin dinamiği, çocuğun yaşı, maddi koşullar ve taraflar arasındaki iletişim biçimi farklı olduğu için bu tür genel metinler yeterli olmamaktadır. Nitekim hâkimler, her boşanma protokolünü somut olay çerçevesinde incelemekte ve çocuk yararı ya da kamu düzenine aykırılık gördüğünde müdahalede bulunmaktadır.
Sık Karşılaşılan Sorunlar:
Google aramalarında en sık karşılaşılan sorgulardan biri olan “anlaşmalı boşanma protokol örneği” ifadesi, aslında bu konuda ciddi bir bilgi ihtiyacını da göstermektedir. Ancak burada önemli olan sadece bir örneğe ulaşmak değil, bu örneğin tarafların durumuna özgü biçimde doğru hukuki içerikle düzenlenmesidir.
Tavsiyemiz:
Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlarken, internette bulduğunuz herhangi bir “anlaşmalı boşanma protokol örneği” metnini doğrudan kullanmak yerine, mutlaka bir uzmanla birlikte çalışarak kendi koşullarınıza özel düzenleme yapılması sağlanmalıdır. Aksi takdirde, protokolün geçersiz sayılması, davanın ertelenmesi ya da anlaşmalı boşanmanın reddedilmesi gibi sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.
Protokolde Nelere Dikkat Edilmeli?
Şahsi İlişki:
Örnek Uygun Düzenleme:
“Çocuk ile babası arasında her ayın 1. ve 3. hafta sonları Cumartesi saat 10.00’dan Pazar saat 18.00’e kadar şahsi ilişki tesis edilmesine, yaz ve kış tatil dönemlerinde 15’er gün süreyle kişisel ilişki kurulmasına…”
İştirak Nafakası:
Ortak Velayet:
Anlaşmalı Boşanma Protokol Örneği
Sonuç: Hukuki Danışmanlık Olmadan Protokol Hazırlamak Risklidir
Anlaşmalı boşanma protokolü, basit bir “anlaşma metni” değildir. Özellikle çocukla ilgili düzenlemeler hem ulusal hem de uluslararası hukuk kurallarına tabidir. Tarafların kişisel yorumları, çevreden duydukları örnekler veya önceki dosyalardan çıkarılan genel sonuçlarla, genel örneklerle anlaşmalı boşanma protokolünün hazırlamaları ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Çocuğun üstün yararı, mahkemeler tarafından her zaman öncelikli olarak gözetilir. Hâkim, tarafların iradesine rağmen protokolde düzenlenen şahsi ilişkiyi değiştirebilir, nafaka düzenlemesini reddedebilir veya ortak velayet talebini kabul etmeyebilir.
Bu nedenle anlaşmalı boşanma sürecinde, çocukla ilgili tüm düzenlemelerin titizlikle hazırlanması ve uzman bir hukukçudan destek alınması, olası hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından büyük önem taşır.
2026 yılına yaklaşırken aile hukukunda daha istikrarlı ve öngörülebilir bir yargı pratiği oluşması beklenmektedir. Anlaşmalı boşanma protokollerinde çocukla şahsi ilişki, iştirak nafakası ve ortak velayet konularına dair daha standart uygulamaların benimsenmesi gündemdedir.
Yorum Yaz