Giriş: Dijital Dünyanın Yeni Boşanma Tartışması
Sosyal medyanın, içerik üreticilerinin ve dijital platformların hayatın merkezine yerleşmesiyle birlikte, evliliklerde daha önce görülmeyen yeni sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan biri de son yıllarda giderek yaygınlaşan parasosyallik, yani bir kişinin tanımadığı bir medya figürüne tek taraflı olarak duygusal bağ kurmasıdır.
Eskiden yalnızca televizyon yıldızlarına duyulan hayranlık seviyesinde kalan bu durum, artık Instagram, YouTube, TikTok ve canlı yayın platformlarının yaygınlaşmasıyla daha yoğun ve daha etkileyici bir hâl aldı. Çünkü kişi yalnızca içerik tüketmekle kalmıyor; fenomenin gündelik hayatını, özel anlarını, düşüncelerini, duygularını “yakın arkadaşının paylaşıyormuş gibi” takip ediyor. Bu yakınlık hissi zamanla gerçeğin önüne geçiyor ve evlilik bağını doğrudan etkileyen duygusal kopuş, ilgisizlik ve iletişimsizlik ortaya çıkıyor.
Bugün aile mahkemelerine yansıyan pek çok uyuşmazlık, parasosyalliğin doğrudan “aldatma” olarak görülmemesine rağmen, eşe karşı psikolojik şiddet, duygusal ihmal ve iletişim kopukluğu gibi sonuçları olduğu için kusur tartışmalarına konu oluyor. Peki parasosyallik gerçekten boşanma sebebi midir? Türk Medeni Kanunu bu davranışı nasıl değerlendirir? Aile mahkemeleri bu tür dijital bağımlılıkları hangi ölçütlere göre inceler?
Bu makalede tüm bu soruları kapsamlı şekilde ele alıyoruz.
1. Parasosyallik Nedir? Kısa Bir Tanım
Parasosyallik, iletişim ve psikoloji literatüründe tek taraflı duygusal bağ olarak tanımlanır.
Bir kişi, ünlü bir oyuncuya, sosyal medya fenomenine, influencer’a, yazar ya da yayıncıya karşı sanki gerçek bir ilişki varmış gibi yakınlık hisseder.
Bu durumun temel özellikleri şunlardır:
• İlişki tek taraflıdır; medya figürü kişiyi tanımaz.
• Kişi karşı tarafı yaşamının parçasıymış gibi algılar.
• Zamanının ve duygusal enerjisinin önemli kısmını bu kişiye ayırır.
• Gerçek ilişkiler ikinci plana itilir.
• Eş, aile, çocuklar ile olan bağlarda zayıflama görülür.
Burada kritik sorun, parasosyalliğin çoğu zaman sessiz ve fark edilmeden büyüyen bir bağımlılık hâline gelmesidir.
2. Parasosyalliğin Evlilikteki Yansıması: İlgisizlik ve İletişimsizlik
Evliliklerde karşılaşılan en yaygın sorunlardan biri, eşlerin birbirine zaman ayırmaması ve iletişimin kopmasıdır. Parasosyallik bu süreci hızlandıran ve yoğunlaştıran modern bir etkendir.
Günümüzde evliliklerde en sık karşılaşılan problemlerden biri, eşlerin birbirine yeterince zaman ayırmaması ve buna bağlı olarak iletişimin zayıflamasıdır. Yoğun iş temposu, dijitalleşen yaşam tarzı ve bireysel önceliklerin artması gibi faktörler, çiftler arasında duygusal bir mesafe oluşmasına neden olmaktadır. Bu durum, evlilik ilişkilerinde zamanla bir kopuşa yol açabilir.
Modern çağın dikkat çeken problemlerinden biri olan parasosyallik, bu süreci daha da hızlandıran ve derinleştiren bir unsur haline gelmiştir. Parasosyallik; bireylerin sosyal medya, dizi karakterleri, YouTuber’lar veya influencer’lar gibi gerçek hayatta tanımadıkları kişilerle zihinsel ve duygusal bağ kurmasıdır. Bu tür ilişkiler, sahte bir bağlılık hissi yaratsa da gerçek ilişkilerin önüne geçebilir ve eşler arasındaki doğal iletişim ihtiyacını ikinci plana atabilir.
Özellikle teknolojinin günlük hayatın her alanına nüfuz ettiği günümüzde, eşler sosyal medya platformlarında uzun vakitler geçirirken, birbirleriyle kurdukları gerçek bağ zamanla zayıflayabilmektedir. Bu durum, hem duygusal uzaklaşmaya hem de ilişkide güven, anlayış ve destek gibi temel değerlerin zarar görmesine neden olabilir.
Sonuç olarak, evlilikte sağlıklı iletişim kurmak, zaman ayırmak ve dijital dünyaya karşı bilinçli sınırlar koymak büyük önem taşımaktadır. Parasosyalliğin etkilerini azaltmak için çiftlerin birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarına odaklanmaları, birlikte kaliteli vakit geçirmeye özen göstermeleri ve dijital mecralarda geçirilen zamanı kontrol altında tutmaları, ilişkiyi korumak açısından kritik bir adımdır.
Parasosyalliğin evlilik ilişkisine yansıması genellikle şu şekilde olur:
a) İlginin Eşten Fenomene Kayması
Parasosyalliğin evlilikteki en belirgin yansıması, bireyin duygusal enerjisini gerçek eşine değil, takip ettiği fenomen ya da dijital figüre yönlendirmesidir. Eşini dinlemeyen, ona vakit ayırmayan ve gündelik meseleleri konuşmak yerine tüm ilgisini sosyal medya içeriklerine veren kişiler, farkında olmadan partnerlerinde derin bir değersizlik hissi ve yalnızlık duygusu yaratır. Bu da çiftler arasındaki duygusal bağı zayıflatır ve iletişimi kopma noktasına getirir.
b) Ortak Paylaşımın Kaybolması
Evlilikte ortak anlar; birlikte yemek yemek, sohbet etmek, basit bir yürüyüşe çıkmak ya da birlikte televizyon izlemek gibi paylaşımlarla kurulur. Ancak sürekli telefona bakmak, her fırsatta fenomenlerin canlı yayınlarına katılmak, hikâyelerini kaçırmamak için alarm kurmak gibi davranışlar, bu anların üçüncü bir kişiyle bölüşülmesi anlamına gelir. Bu da ilişkide paylaşım eksikliği ve duygusal mesafe yaratır.
c) Evlilikteki Önceliklerin Değişmesi
Bir eşin sosyal medya üzerinden geliştirdiği “sanal yakınlık” hissi, zamanla evliliğe dair sorumlulukların ikinci plana atılmasına neden olabilir. Bu durum şu davranışlarla kendini gösterir:
• Aileye, çocuklara ve ev içi ilişkilere yeterince ilgi göstermemek
• Konuşmaktan kaçınmak ve iletişimi minimuma indirmek
• Ortak sorunları çözmek yerine telefonla oyalanmak
• Eşin duygusal taleplerini “kıskançlık” ya da “abartı” olarak küçümsemek
Bu belirtiler, evlilikte duygusal ihmali ve bir anlamda kaçışı işaret eder.
d) Psikolojik Şiddete Giden Süreç
Başlangıçta basit bir ilgi ya da eğlence gibi görünen parasosyallik, zamanla psikolojik şiddet boyutuna ulaşabilir. Eşin sürekli ilgisiz davranması, empati kurmaması, konuşmaktan kaçınması ve evlilik içi ihtiyaçları görmezden gelmesi, bu davranışı sıradan bir alışkanlık olmaktan çıkarır. Bu noktadan sonra, parasosyallik, aile hukukunda “duygusal ihmal” ve “psikolojik şiddet” olarak değerlendirilebilecek bir düzeye ulaşabilir.
3. Parasosyallik Psikolojik Şiddet Sayılır mı?
Psikolojik şiddet, bir kişinin duygusal ihtiyaçlarını, iletişim talebini ve ilişki bağlarını sistematik olarak ihmal etmesi ve partnerini değersiz hissettirmesidir.
Parasosyallik doğrudan fiziksel bir eylem olmadığı için bazı kişiler tarafından “zararsız bir hayranlık” gibi görülse de, evliliklerde yol açtığı sonuçlar dikkate alındığında psikolojik şiddetin alt türlerinden biri sayılabilir.
Şu durumlar psikolojik şiddet göstergesi olarak değerlendirilebilir:
• Sürekli iletişimsizlik: Eş, konuşmak istediğinde cevap vermeme, alakasız şekilde sosyal medya içeriklerine dalma
• Duygusal erişilemezlik: Eşin duygusal ihtiyaçlarını yok sayıp tüm ilgiyi fenomenlere yöneltme
• İhmalkârlık: Ev içi sorumlulukları, eşin ve çocukların ihtiyaçlarını geri plana atma
• Küçümseme: “Sen abartıyorsun”, “kıskançlık yapma” diyerek karşı tarafın duygularını geçiştirme
• Bağımlılık düzeyinde takip: Evlilik bağını etkileyecek kadar fenomenlere odaklanma
Bu nedenle parasosyallik, dar anlamda sadakatsizlik olmasa da, geniş anlamda psikolojik şiddete dönüşebilen bir ilgisizlik – iletişimsizlik döngüsü oluşturur.
Dijital çağın getirdiği yeni ilişki biçimlerinden biri olan parasosyallik, bireylerin sosyal medya fenomenleri, dizi karakterleri veya influencer’larla gerçek dışı, tek yönlü bağlar kurmasıdır. Psikolojik etkileri kadar aile yapısını da etkileyen bu durum, günümüzde birçok evlilikte ciddi sorunlara yol açmaktadır. Peki, parasosyallik boşanma sebebi olabilir mi? Türk Medeni Kanunu bu konuda ne söylüyor?
4. Parasosyallik Kanunda Açıkça Yer Almaz
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) parasosyallik açıkça tanımlanmış ya da doğrudan bir boşanma sebebi olarak yer almamaktadır. Yani kanun metninde “parasosyallik nedeniyle boşanma davası açılır” şeklinde bir düzenleme bulunmaz. Ancak bu, parasosyalliğin hiçbir hukuki karşılığı olmadığı anlamına gelmez.
TMK 166/1: Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması
Türk Medeni Kanunu madde 166/1 şu şekilde düzenlenmiştir:
“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.”
Bu madde, hukukumuzda en çok başvurulan ve en geniş kapsamlı genel boşanma sebebi olarak bilinir. Buradaki önemli nokta, davranışın ne olduğundan çok, evlilik birliğinde yol açtığı sonuçlardır. Yani eşin “parasosyal davranışlar” göstermesi değil; bu davranışların evliliği sürdürülemez hâle getirip getirmediği önemlidir.
Parasosyalliğin Evlilikte Yarattığı Sonuçlar
Parasosyallik, şu gibi evlilikte ciddi bozulmalara yol açıyorsa, TMK 166/1 kapsamında boşanma gerekçesi olarak değerlendirilebilir:
• Eşe karşı sürekli ilgisizlik
• Duygusal ihtiyaçların yok sayılması
• İletişimin bozulması veya tamamen kopması
• Ortak hayatın sorumluluklarının ihmal edilmesi
• Evde yabancılaşma hissi ve yalnızlık
• İlişkinin fiilen sürdürülememesi
Özellikle bu durumlar belgelenebiliyor (mesaj kayıtları, tanık ifadeleri, psikolojik raporlar vs.) ve evliliğin temelinin sarsıldığını ortaya koyuyorsa, hâkim bu tür davranışları boşanma nedeni olarak kabul edebilir.
5. Sadakat Yükümlülüğü Açısından Parasosyallik
Türk Medeni Kanunu’nun evlilikle ilgili en temel ilkelerinden biri, eşler arasında sadakat yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük, yalnızca fiziksel sadakati değil, aynı zamanda duygusal sadakati de kapsar. Günümüzde ise bu kavram, dijitalleşmenin ve sosyal medyanın etkisiyle yeni bir boyut kazanmıştır: parasosyallik.
Sadakat Yükümlülüğü Sadece Fiziksel Aldatmayı Kapsamaz
Toplumda aldatma denince akla ilk gelen genellikle fiziksel temas içeren eylemler olsa da, hukuki açıdan sadakatin kapsamı çok daha geniştir. Eşler arasında sadece bedensel değil, duygusal bağlılık da evlilik birliğinin temel taşlarından biridir.
Bu nedenle, aşağıdaki davranışlar da duygusal sadakatsizlik kapsamında değerlendirilebilir:
• Sosyal medya fenomenlerine romantik ya da aşkla ilgili mesajlar yazmak
• Sürekli olarak DM (özel mesaj) yoluyla iletişim kurmaya çalışmak
• Eş yerine fenomenle zihinsel ve duygusal bağ kurmak
• Gerçek hayattaki iletişimi ikinci plana iterek fenomenlerle “hayali” bir yakınlık geliştirmek
Bu tür davranışlar, evlilikte duygusal yatırımın başka bir kişiye yönelmesine sebep olduğu için, sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak kabul edilebilir.
Yargıtay Kararlarında Duygusal Aldatma
Yargıtay, sadakat yükümlülüğünün ihlaliyle ilgili verdiği birçok kararda, fiziksel temas olmasa bile bazı davranışların aldatma olarak değerlendirilebileceğini belirtmiştir. Özellikle mesaj içerikleri, sosyal medya etkileşimleri ve sürekli olarak başka biriyle kurulan duygusal yakınlık, bu kapsama girmektedir.
Örneğin Yargıtay, şu gibi durumları boşanma nedeni olarak kabul etmiştir:
• Eş dışında birine “seni özledim”, “seni seviyorum” gibi ifadeler kullanılması
• Dijital ortamlarda sürekli flört içerikli yazışmalar
• Evli bir bireyin duygusal olarak başka bir kişiye yönelmesi ve bu ilişkinin devamlılık göstermesi
Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde, parasosyallik, özellikle duygusal bir bağımlılık düzeyine ulaştığında, sadece psikolojik bir durum değil, hukuki bir ihlal olarak da görülebilir.
Parasosyallik: Duygusal Sadakatsizliğin Yeni Formu
Parasosyallik ilk bakışta masum bir ilgi gibi görünse de, zamanla bireyin zihinsel ve duygusal dünyasını gerçek ilişkilerden uzaklaştırabilir. Bir eşin, eşinden çok bir sosyal medya fenomenine ilgi göstermesi, onun paylaşımlarını kaçırmamak için alarm kurması, sürekli mesaj atması ve bu kişiyi düşünmesi; evlilikteki duygusal bağın başka bir yöne kaydığını açıkça gösterir.
Bu durum, evliliğin temel unsurlarından biri olan duygusal sadakati ihlal eder. Hâl böyle olunca, bu tür davranışlar boşanma davasında sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak ileri sürülebilir.
6. Parasosyalliğin Delil Olarak Sunulması
Boşanma davasında parasosyalliğin kusur olarak ileri sürülmesi mümkündür. Bunun için şu deliller kullanılabilir:
• Mesaj içerikleri
• Sosyal medya kullanım alışkanlıkları
• Fenomene yazılan romantik veya takıntılı yorumlar
• Canlı yayınlara aşırı katılım
• Eşin sürekli dikkatsiz, ilgisiz ve kopuk davranışları
• Tanık beyanları
• Uzman psikolog raporları (bağımlılık belirtisi gösteriyorsa)
Burada önemli olan davranışın evliliği somut olarak nasıl etkilediğini anlatmaktır.
Yani “eşim fenomen izliyor” demek yetmez.
Asıl anlatılması gereken şudur:
• Bu durum iletişimimizi bozdu,
• Benimle konuşmamaya başladı,
• Evlilik sorumluluklarını yerine getirmiyor,
• Telefon bağımlılığı evliliği tamamen kopardı,
• Ben duygusal olarak yalnız bırakıldım.
Bu anlatı ise kusuru güçlendirir.
7. Parasosyallik Tek Başına Boşanma Sebebi Değil, Ama…
Doğrudan tek başına yeterli görülmeyebilir. Ancak parasosyalliğin yol açtığı:
• İlgi kaybı
• İletişimsizlik
• Psikolojik şiddet
• Evlilik bağının zedelenmesi gibi etkiler, davayı kazanmak için güçlü bir kusur oluşturabilir.
Boşanma davalarında mahkemeler, olayları yalnızca tekil davranışlara indirgemez; aksine tarafların tutumlarını bir bütün olarak değerlendirir. Bu yaklaşım, özellikle parasosyallik gibi yeni nesil davranış biçimlerinin hukuki analizinde belirleyici olur.
Parasosyallik, sosyal medya üzerinden bir fenomene yönelen sürekli ilgi, duygusal yatırım ve iletişim çabalarıyla kendini gösteren bir durumdur. Her ne kadar doğrudan fiziksel bir aldatma olmasa da, mahkeme açısından şu yönleriyle evlilik birliğini zedeleyen bir davranış olarak kabul edilebilir:
• Eşin duygusal ihtiyaçlarının sistematik olarak ihmal edilmesi
• Ortak yaşantının yerini dijital bir ilgilenme alanının alması
• Aile içi iletişimin kesintiye uğraması
• Evlilik yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi
Özellikle bu davranışlar, süreklilik arz ediyor ve evlilik birliğinde telafi edilemeyecek bir kırılma yaratıyorsa, mahkeme bunu sıradan bir “hobi” ya da “kişisel ilgi alanı” olarak değil, ilişkiyi zedeleyen bir sadakat ihlali olarak değerlendirebilir.
8. Sonuç: Dijital Çağın Sessiz Boşanma Nedeni
Görünürde yalnızca masum bir sosyal medya etkileşimi gibi duran parasosyallik, aslında günümüz evliliklerinin en sinsi ve yıkıcı tehditlerinden biridir. Dijital dünyada gelişen bu yeni ilişki biçimi, ilk etapta eğlenceli bir takip veya ilgilenme gibi algılansa da, zaman içinde eşler arasındaki duygusal bağı zayıflatmakta, yakınlığı yok etmekte ve iletişimi koparmaktadır.
Bu süreçte birey, gerçek partneriyle olan ilişkisini ikinci plana iterken, sosyal medya fenomeniyle kurduğu tek taraflı ilişkiyi zihinsel ve duygusal merkezine alır. Ortaya çıkan sonuçlar ise çoğu zaman şu şekilde özetlenebilir:
• Evlilikte duygusal yalnızlık
• İletişim eksikliği ve ilgisizlik
• Ortak yaşamın anlamını yitirmesi
• Sadakat yükümlülüğünün dolaylı ihlali
• Psikolojik şiddet ve duygusal ihmal
Bu yönleriyle parasosyallik, Türk Medeni Kanunu kapsamında tanımlanan evlilik birliğinin temelinden sarsılması(TMK m.166/1) koşulunu karşılayabilir. Yani doğrudan fiziksel bir aldatma olmasa bile, duygusal sadakatsizlik ve iletişimden kaçınma gibi unsurlar nedeniyle boşanma nedeni olarak ileri sürülebilir.
Üstelik bu davranış, yalnızca bir “alışkanlık” ya da “ilgi alanı” olmanın çok ötesine geçerek; eşin sürekli geri planda bırakılması, duygu ve ihtiyaçlarının görmezden gelinmesi gibi etkilerle psikolojik şiddet boyutuna ulaşabilir. Bu da aile hukukunda ciddi bir kusur olarak değerlendirilen ve boşanma kararlarında dikkate alınan bir etkendir.
Modern Evliliklerde Yükselen Risk: Parasosyallik
Dijital çağda evlilikleri tehdit eden faktörler artık yalnızca geleneksel ihanet biçimleriyle sınırlı değildir. Parasosyallik, bireyin sanal figürlerle kurduğu yapay duygusal bağlar aracılığıyla evlilik ilişkisini zayıflatan ve çoğu zaman fark edilmeden ilerleyen sessiz bir boşanma nedeni hâline gelmiştir.
Eşine duygusal olarak ulaşamayan, sürekli geri plana itilen, iletişim kuramayan bireyler için bu durum derin bir hayal kırıklığı ve yabancılaşmaya yol açar. Bu bağlamda, mahkemeler de parasosyalliği salt bir bireysel tercih olarak değil, evlilikteki temel yükümlülüklerin ihlali ve ilişkisel bir kopuşun göstergesi olarak değerlendirmeye başlamıştır.
Son Söz: İhmal de Bir Boşanma Nedenidir
Unutulmamalıdır ki, evliliği bitiren her zaman büyük olaylar değil, çoğu zaman görünmez ilgisizlikler, duygusal ihmaller ve iletişim kopukluklarıdır. Parasosyallik tam da bu noktada, “büyük bir şey değil” gibi görünürken evliliğin temelini içten içe oyabilir.
Bu nedenle, parasosyalliğin evlilikteki etkileri sadece bireysel değil, aynı zamanda hukuki ve toplumsal bir meseleolarak ele alınmalı; eşler, ilişkilerinde dijital sınırlar koyma konusunda bilinçli olmalıdır.

Yorum Yaz